Salı, Nisan 23, 2024

Adriyatik’in İncisi: Hırvatistan

Orta Avrupa, Balkanlar ve Akdeniz’in kesişim noktasında yer alan Hırvatistan; doğal güzelliği, adaları, masmavi denizi ve tarihi çehresi ile oldukça güzel bir ülke.

Dalmaçya kıyı tipine sahip olan ülkede 1000’e yakın ada ve adacık bulunuyor ve Hırvatistan hem deniz tatili hem de kültürel gezi için her yıl binlerce turisti ağırlıyor.

Gezilecek pek çok adası ve şehri olsa da bu yazımda sizler için başkenti Zagreb’i, en çok turist ağırlayan şehri Dubrovnik’i, masmavi sularıyla Hvar Adası’nı ve birçok seyahat dergisinin ‘En Güzel Sahil Kenti’ seçtiği Rovinj’i derledim.

İngiliz şair Lord Byron tarafından ‘Adriyatik’in İncisi’ olarak adlandırılan Hırvatistan mavi sularının yanı sıra dikkat çekici taş yapıları ve tarihi ile de turistlerin ilgisini çekmekte.

Zamanında Bizans İmparatorluğu’nun sınırları arasında olan bölge, tarihte pek çok değişim
yaşadı. Macarlılarla birleşen bölge bir dönem Osmanlı İmparatorluğu himayesine girdi. Yakın tarihte ise Yugoslavya’yı oluşturan devletler arasında yer aldı. Bu hareketli tarihinden de izler taşıyan Hırvatistan, en güzel Balkan ülkeleri arasında yer almakta.

Hırvatistan, 2013 yılından beri Avrupa Birliği üyesi ve Schengen vizesi ile ziyaret edilebiliyor. Para birimi ise Kuna. Seyahatinizden önce paranızı Euro’ya çevirmeniz yeterli. Hırvatistan’daki döviz bürolarından Euro’yu Kuna’ya çevirebilirsiniz.

hırvatistan zagreb
Zagreb

Hırvatistan’ın başkenti olan Zagreb, deniz tatili değil ama size çok güzel kültürel bir gezi imkanı sunuyor. Orta Çağ kasabası tarzı yapıları ve barok mimarisi ile dikkat çeken şehir, aynı zamanda hareketli bir şehir.

Hırvatistan genel olarak sakin gibi gözükse de eğlenceli şehir hayatı ile de dikkat çekiyor. Zagreb’de özellikle gezilmesi gereken yerler ise Jelacic Meydanı, Zagreb Katedrali, Dolac Market, Tkalciceva Caddesi ve St. Mark Kilisesi.

Jelacic Meydanı: Şehrin ana medyanı, bu meydana Bogoviceva Caddesi’nden bağlanabiliyorsunuz. Meydan birçok caddeye açılıyor ve ismini meydanın ortasında
bulunan Josip Jelacic heykelinden alıyor.

Zagreb Katedrali: Bu katedral 1200’lü yıllarda Tatarlar tarafından tahrip edilen yapının üzerine inşa edilmiştir. Neo-Gotik tarzı ile dikkat çeken katedralin içinde birçok dini sanat eserini, kutsal objeleri görebilirsiniz. Bu katedral Osmanlı’nın bölgeye hakim olduğu
dönemde gözetleme kulesi olarak kullanılmıştır.

Dolac Market: Günlük çiftçi marketi olan Dolac Market, yerlilerin günlük olarak alışveriş yaptıkları bir yer. Her şeyi bulabileceğiniz bu pazar alanı turistler tarafından da oldukça ilgi görüyor.

Tkalciceva Caddesi: Şehrin en canlı caddesi ve çoğu gözde mekan bu cadde üzerinde bulunuyor.

St. Mark Kilisesi: Tarihi 13. yüzyılı uzanan St. Mark Kilisesi, özellikle çatı süslemeleri ile dikkat çekiyor. Kiliseye Tkalciceva Caddesi’nden kısa bir yürüyüşle ulaşabiliyorsunuz. Romanesk ve Gotik mimarisinin biraraya geldiği yapı, şehrin genel tarzına göre farklı olan bir çehreye sahip.

Zagreb kısa zamanda gezilebilecek bir şehir bu sebeple hafta sonu için bile gidilebilir. Zagreb’e gitmek için en güzel dönem ise Aralık dönemi. Şehrin Noel pazarı oldukça güzel ve yıllardır en güzel Noel pazarlarından biri olarak seçiliyor. Bu sebeple Aralık’ın son haftası giderek Noel zamanı şehrin tadını çıkabilirsiniz.

DUBROVNİK
Dubrovnik

Hırvatistan’ın en çok turist ağırlayan şehirlerinden biri olan Dubrovnik, büyüleyici bir doğaya sahip. Masmavi sularla, Hırvatistan’ın görkemli taş mimarisinin birleşimi olan Dubrovnik; Rönesans ve Barok mimarisinin en güzel örnekleri ile çevrelenmiş şekilde. 12-17. yüzyıllar arasında kurulmuş olan Dubrovnik surlarla çevrilmiş.

Bu surların içinden girerek tarihi şehri Stari Grad’ın sokaklarında gezerken ise kendinizi
bambaşka bir dönemde, bir Orta Çağ kasabasında gezer gibi hissediyorsunuz. Dubrovnik’te görmeniz gereken yerlerin başında ise Stradun Caddesi, Fransisken Manastırı, Aziz Blaise Kilisesi, Sponza Sarayı ve Lovrijenac Hisarı geliyor.

Stradun Caddesi: Dubrovnik’in tarihi kısmının tam ortasından geçiyor ve turistlerin yoğun ilgi gösterdikleri bir bölge.

Fransisken Manastırı: Manastır 13. yüzyılda şehri çevrleyen surların dışına inşa edilmiştir. Fakat 1667 yılındaki depremde ağır hasar görmüştür. Manastırın içinde bulunan eczane alanında dünyanın hala faaliyette olan en eski 3. işletmesidir.

Aziz Blaise Kilisesi: Bu yapının inşasını mimar ve heykeltraş Mario Gropelli üstlenmiştir. Kilise özellikle zengin iç tasarımı ile dikkat çekiyor.

Sponza Sarayı: Saray 16. yüzyılın başında inşaa edilmiştir. Türkçe’de sarnıç anlamına gelen ‘spongia’ kelimesinden adını alan saray; okul, gümrük ofisi, silahlık ve hatta banka olarak kullanılmıştır.

Sarayın girişinde Dubrovnik Anı Odası bulunuyor ve burada kenti savunurken hayatını kaybeden insanların siyah-beyaz fotoğrafları yer almakta.

Lovrijenac Hisarı: Games of Thrones dizisinin çekimlerinin yapıldığı Lovrijenac Hisarı her yıl binlerce turist tarafından ziyaret ediliyor. Deniz seviyesinden 37 metre yukarıda bulunan saray; şehir sularının Batı tarafında yer alıyor. Hisar çeşitli etkinliklere de festivaller
kapsamında ev sahipliği yapıyor.

Dubrovnik, Games of Thrones dizisinin çekildiği şehir olduğu için her yıl turist akınına uğruyor. Bu sebeple şehir biraz turistik ve pahalı. Dubrovnik, denize girilebilecek
bir rota olduğu için yaz dönemi seyahat için uygun.

hırvatistan

Rovinj

Rovinj, bu saydığımız yerler arasında bence en etkileyici olan yer ve pek çok seyahat dergisi tarafından da ‘En Güzel Sahil Kenti’ unvanına layık görülmüş.

Hırvatistan’ın kuzeybatısında bulunan Istria Yarımadası’nda yer alan Rovinj; Adriyatik Denizi’ni seyredebileceğiniz bir tepenin üstüne kurulmuş. Rovinj, rengarenk evleri, barok kiliseleri, daracık sokakları, denizin kıyısındaki evleri ile muhteşem bir rota.

Aynı zamanda hareketli de bir kasaba. Merkezinde gece hayatı hiç durmuyor, her yer cıvıl cıvıl. Denize girmek için de adanın koylarında birçok alan bulunuyor.

Zamanında Venedikliler tarafından kontrol altında olan bölge Venedik tarzından da izler taşıyor. Sokaklarda gezerken kendinizi İtalya’da gibi hissediyorsunuz.

Rovinj’de mutlaka eski kasabanın merkezini gezmelisiniz. Eski şehirde ise; Orta Çağ Şehir Kapısı, Carrera Caddesi, Balbi Arch ve Aziz Euphemia Katedrali mutlaka görülmesi gereken yerler arasında.

Balbi Arch: Balbi Kemeri, dönemin belediye başkanı Daniel Balbi’nin adını almıştır.

Aziz Euphemia Katedrali: Kasabanın silüetinden de görülen Barok tarzdaki Aziz Euphemia Katedrali, 17. yüzyılda bölgeye hakim olan Venedikliler tarafından yapılmıştır.

Rovinj, plajları ile de oldukça ünlü. Yerel halk adanın etrafındaki kayalıklardan bile atlayarak denize giriyor. Rovinj’in kayalarla gizlenmiş koyları özellikle çok dikkat çekici. Mesela Monte Beach, eski şehirdeki St. Euphemia’nın hemen yanında ve üç tarafı kayalarla kaplı bir havuz gibi görünüyor. Buraya bir merdivenle inebiliyorsunuz.

Lone Koyu da yine denize girebileceğiniz koylardan biri. Burası ise çam ormanları ile çevrili.

 

hvar
Hvar
Hvar

Hvar doğal güzellikleri ile ünlü bir ada. Hvar’a gitmek için Split şehrinden feribota binmeniz gerekiyor. Feribotla iki saatte ulaştığınız ada; mavi bayraklı tertemiz plajları, tarihi koyları ve eğlenceli gece hayatı ile yurt dışında deniz tatili yapmak için tercih edilebilecek bir
rota.

Hvar’a ulaştıysanız UNESCO korumasındaki Stari Grad’ı yani eski şehri mutlaka gezmelisiniz. Tarih kokan sokakları, renkli evleri ile Stari Grad mutlaka görülmeli.

Hvar adasının aynı zamanda çevresinde 20 ada bulunuyor. Bu adalara Pakleni adaları deniyor. Muhteşem güzellikte olan bu minik adaları, günlük tekne turları ile gezebilirsiniz.

Özellikle bakir koyları ile Borovac, masmavi koylarıyla ünlü Jerolim ve Marinkovac gidilebilecek adalar arasında. Yine bu adalar arasında en büyüğü olan Stevi Klement’i de gezebilirsiniz. Yalnız adalarda plaj bulunmuyor bu sebeple hazırlıklı gitmeniz çok daha mantıklı.

Yanınızda taşınabilir sandalyeniz ve yiyecek-içecek olursa denizin tadını çıkarırken çok daha rahat edebilirsiniz. Hvar’da bir diğer mutlaka görülmesi gereken nokta ise Fransisken Manastırı ve plajı.

Manastır içinde bir sanat galerisi de barındırıyor ve burada müzikli etkinlikler de düzenlenebiliyor. Manastırın hemen önünden ise denize girebiliyorsunuz.

 

Hırvatistan’da Yeme-İçme

Hırvatistan yıllar içinde etkisi altında kaldığı farklı kültürleri harmanlayarak karma bir mutfak geliştirdi. Özellikle yetiştirdikleri zeytinler ve zeytinyağları ile ünlü olan ülkede mutlaka zeytinyağlı yemekler denenmeli.

Kıyı kesimlerde deniz mahsülleri ile yapılan yemekler öne çıkarken daha iç kısımlarda ise Macar, Avusturya ve Türk mutfağı etkisinin görüldüğü sebzeli ve etli yemekler ön planda.

Hırvatistan’da mutlaka Kulaneva veya Kulan olarak adlandırılan sosilerden denemelisiniz. Bu sosisler birçok farklı baharatın harmanlanması ile yapılıyor. Burek ismi verdikleri bizim mutfağımızda sarma ile böreğin birleşimine benzeyen yemeği de denemelisiniz. Bunlar haricinde Cobanaca ismini verdikleri yahni de yerli halkın en sevdiği yemekler arasında yer alıyor.

Adriyatik’in İncisi ünvanını sonuna kadar hak eden Hırvatistan, kirlenmemiş koyları, Orta Çağ kasabası hissiyatında sokakları ile her yanı farklı güzellikte bir ülke. Balkan sıcaklığını sonuna kadar hissedebileceğiniz Hırvatistan’ı seyahat planınıza ekleyebilirsiniz.

 

 

Hazırlayan: Nilsu Kotil

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Öne çıkan haberler