Perşembe, Nisan 25, 2024

KOZMETİK! RENKLİ DÜNYANIN GÖRÜNMEYEN YANI

Kadın, erkek, genç, yaşlı… Hepimiz daha iyi görünmek, daha iyi hissetmek hatta kendimizi daha da çekici hale getirmek için kozmetiğin renkli dünyasından faydalanıyoruz. Bu renkli dünya, bizlere bu kadar güzellikler sunarken; beraberinde bizlere tehlike de sunmaktadır.

Bu tehlike kaynakları nelerdir; nerelerden gelebilir ve nasıl bir etki oluşturur beraber anlamaya çalışalım…

Gelişen üretimle ve tüketimle beraber; kozmetik sektöründe de kalite analizlerine her gün bir yenisi eklenmektedir. Bu analizler bazen proses ve hammaddeyi kontrol etmek, bazen yönetmeliklerdeki zorunluluklar, bazen de ürünle ilgili ortaya atılan iddialar sonunda yapılmaktadır.

Böylece ortada üretimle ilgili bir aksaklık varsa en başında müdahale edilmekte; gerekirse hammadde ve proses değiştirilmekte ya da ortaya atılacak iddialar üzerinde daha dikkatli çalışılmaktadır.

Örneğin, Türkiye Tıbbi İlaç ve Cihaz Kurumu Kozmetik Ürünlerde Ağır Metal Safsızlıklarına İlişkin Kılavuza göre kozmetik ürünler ve diş macunu için ağır metallerde limit değerler olduğunu biliyor musunuz? Limit değerlere ve etkilerine aşağıda göz atalım:KOZMETİK

Kullandığımız ruj, parlatıcı, fondöten, allık, dudak kalemi, özellikle parlak ve pullu olanları ağır metal kaynaklarını içerebilmektedir. Belirlenen sınırların üzerinde ağır metal içeren kozmetik ürünlerin maruz kalınan doz ve süreyle de ilişkili olarak uzun süreli kullanımları, sağlığa olumsuz etkileri açısından risk faktörü olmaktadır.

• Kurşunun merkezi sinir sistemi, böbrekler ve hematopoietik (kan yapıcı) sistem dâhil olmak üzere birçok organ ve sistem üzerinde istenmeyen etkileri tanımlanmıştır.

• Arsenik-Kadmiyum ve bileşikleri, Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (International Agency for Research on Cancer-IARC) tarafından yapılan değerlendirmede, Grup 1 “İnsan Karsinojeni” grubunda yer almaktadır.

• Cıva bileşikleri alerjik reaksiyonlara, deride tahrişe veya sinir sistemi üzerinde olumsuz etkilere neden olabilmektedir.

• Antimon ve bileşiklerine aşırı dozda maruz kalma cilt, akciğer, kardiyovaskülersistem ve karaciğeri olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Yine  son dönemde özellikle yeni doğan bebeklerimiz için aldığımız ıslak mendil, krem ve şampuanlarda ‘Paraben, SLS, SLES, Silikon İçermez’ gibi ifadelere denk geliyoruz.

Son döneme kadar pek çok kozmetik üretiminde kullanılan bu maddeler müşteriler bilinçlendikçe kullanılmamaya ve ‘İddia’ olarak ürünlerde yer almaya başladı.

Paraben: P-Hidroksi benzoikasit esterleridir. Raf ömrünü artırmak için kullanılan koruyucudur. Mikrobiyolojik kontaminasyona karşı etkili olması ve düşük maliyetinden dolayı çokça tercih edilmektedir.

Fazla miktarda alınması ya da zamanla vücutta birikmesi; hormon bozulmasına, tahrişe ve göğüs kanserine neden olur. Yapılan klinik çalışmalar bu etkileri ortaya koymuştur.

Sağlık Bakanlığı Mevzuat Sistemine Göre;

• Isopropyl 4-hydroxybenzoate (INCI: Isopropylparaben) İzopropilparaben’in sodyum tuzu veya tuzları,
• Isobutyl 4-hydroxybenzoate (INCI: Isobutylparaben); İzobütilparaben’in sodyum tuzu veya tuzları,
• Phenyl 4-hydroxybenzoate (INCI: Phenylparaben),
• Benzyl 4-hydroxybenzoate (INCI: Benzylparaben),
• Pentyl 4-hydroxybenzoate (INCI: Pentylparaben), Yasaklı maddelerdir.

SLS: Sodyum Lauril Sülfat, pek çok temizleyici ve deterjanın aktif maddesidir. Özellikle ucuz olması ve çok miktarda köpük oluşturması nedeniyle tercih edilmektedir.

Son dönemde yapılan çalışmalar; bu kimyasalın vücutta çok birikmesi sonucunda göz bozulması, saç dökülmesi,  cilt kuruluğu ve tahriş gibi pek çok olumsuz duruma yol açtığını göstermiştir. Çok kullanımında ya da birikme sonunda hormon sistemini bozma ve kanser oluşturabileceği de yapılan klinik çalışmalarla ortaya konmaktadır.

SLES: Sodyum Lauril Ether Sülfat da SLS gibi pek çok temizleyici ve deterjanın aktif maddesidir. SLS’den daha az aşındırıcı etkiye sahip olsa da SLS gibi yine ucuz olması ve çok miktarda köpük oluşturması sebebiyle tercih edilmektedir.

Deriden içeri giriş yaptığında SLES’in en büyük etkisi östrojen hormonunu taklit etmesi olmaktadır. Östrojen hormonundaki dengesizlikler; adet bozuklukları, erken menopoz belirtileri, erkeklerde kısırlık ve bayanlarda meme kanseri gibi çok büyük sağlık problemlerini beraberinde getirmektedir.

Silikon: Silikon, kullandığımız kozmetik ürünlerini üreten firmaların ucuza kaçıp tasarruf etme çabalarından dolayı piyasadaki birçok ürünün içerisinde bulunmaktadır. Silikon, saça parlaklık ve dolgunluk katar, bunu saçın dış kabuğuna yapışarak yapar.

İlk başta hoşumuza gidebilecek bu durum, kullandığımız silikon içeren ürünlerin kullanımı sonucu mukozayı tahriş edebilir, saçın yüzey tabakasını tıkamasından kaynaklı olarak saça kullanılan diğer faydalı saç ürünlerinin içerisindeki faydalı yağ ve besinlerin girmesini engelleyerek saçta zayıflama, kırılma ve dökülmeye neden olur.

Yukarıda bahsi geçen bu tür sentetik kozmetik katkı maddelerinin bazılarının uzun süreli temas sonrasında astım, alerji, cilt döküntüleri ve cilt, meme, rahim ve yumurtalık kanseri riski oluşturduğu tespit edildiği için bu konu son yıllarda tüm dünyada sağlık kuruluşları ve tüketici organları tarafından mercek altına alınmıştır.

Sağlıklı ve renkli günlere…

KOZMETİK

 

 

Büşra Gökdemir
Kimya Bölüm Sorumlusu

 

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Öne çıkan haberler