Röportaj: Murat Soygür
Ar-Ge faaliyetlerine verdiği önemle bilinen Kubilay Boya, gerçekleştirdiği iş birlikleriyle başarılı yolculuğunu sürdürüyor. Yakın zamanda yeni binasının açılışını yapmaya hazırlanan firma, üretim proseslerinde yapay zekadan ve otomasyondan faydalanıyor.
Bugün vizyon sahibi her sanayi kuruluşu yapay zeka ve otomasyon altyapısına yatırımı hedef listelerinin ilk sırasına alıyor. Yeni nesil teknolojilerle kurgulanmış tesislerde üretim durmaksızın devam ediyor. Kubilay Boya da bu vizyona sahip köklü şirketlerden biri. Şirketin Genel Müdürü İhsan Bilgiç ile son dönem çalışmalarını, sektördeki trendleri ve yapay zekanın üretim proseslerindeki etkisini konuştuk.
Boya ve kaplama sektörünü şekillendiren son trendler ve gelişmeler hakkında bize bilgi verebilir misiniz?
Günümüzde boya ve kaplama sektörü inovasyon ve Ar-Ge faaliyetleri ışığında hızla değişen ve gelişen bir yapıya sahip. Bu değişim ve gelişim; dijital endüstri ve hammadde teknolojilerinin hızla ilerlemesi, çevresel farkındalık ve tüketici tercihlerindeki değişiklikler gibi faktörlerin etkisiyle gerçekleşiyor. Boya ve kaplama sektörünü şekillendiren son trendler akıllı/fonksiyonel kaplamalar, insan sağlığına ve çevreye duyarlı sıfır VOC (uçucu organik bileşik) içeren boyalar, dijital teknolojinin boya ve kaplama üretim proseslerinde
kullanımı şeklinde sıralanabilir.
Akıllı kaplamalar, yüzeylere tüketicinin talep edebileceği fonksiyonları kazandırmak amacıyla kullanılıyor. Bunlara örnek olarak antimikrobiyal kaplamalar, çizilmez vernikler ve yangın geciktirici boyalar gösterilebilir. Firmamızın Ar-Ge Merkezi, alanında uzman Ar-Ge personeli ile sektörün öncü firmalarından biri olmamızda en büyük etkenlerden biri. Yüzeylerin dayanıklılığını ve performansını sağlamak için kalite kontrol oldukça önemli.
Kalite standartları hakkında bilgi verebilir misiniz? Türkiye bu bakımdan nasıl bir konumda?
Kalite kontrol, her sektörde olduğu gibi boya ve kaplama sektöründe de hayati öneme sahip. Yüzeylerin dayanıklılığını ve performansını sağlamak, her üretilen partide boyanın istenilen özelliklere sahip olduğunu teyit etmek ancak sıkı ve doğru kalite kontrol uygulamaları sonucunda mümkün oluyor.
Kalite standartları, ürünlerin yoğun uğraşlar sonucu belirlenmiş spesifikasyonlara uygunluğunu kontrol etmek için kullanılıyor. Eğer müşteriye gönderilen partilerden biri, diğeriyle uyuşmuyorsa, müşteri memnuniyetsizliğinin bir sonucu olarak o firmanın rekabet gücü oldukça ciddi bir şekilde azalacaktır.
Türkiye, uluslararası kalite standartlarına uyum konusunda hızla ilerliyor. Özellikle, Avrupa Birliği normlarına uyum süreci ve uluslararası akreditasyon kuruluşlarıyla iş birliği, Türkiye’nin kalite kontrol alanındaki konumunu güçlendirdi. Bununla birlikte, kalite standartlarına uyum sağlama ve kalite kontrol süreçlerini geliştirme çabaları sürekli olarak devam ediyor. Bu şekilde, Türkiye, uluslararası pazarda rekabet edebilirliğini artırarak kaliteli ürün ve hizmetler sunma kapasitesini güçlendiriyor.
İş birlikleri ve ortaklıklar inovasyonu sürdürmeyi mümkün hale getiriyor. Sizin son dönemde iş birlikleriniz oldu mu?
Evet, her zaman iş birlikleri ve ortaklıklar yoluyla inovasyonu sürdürmek için çeşitli fırsatları değerlendirdik ve değerlendirmeye devam ediyoruz. 2008 yılından bugüne kadar dünyanın önemli boya firmalarından ikisiyle çeşitli iş birliklerimiz oldu. Bu iş birliklerinde temel amacımız, inovasyon ve onların tecrübelerinden istifade etmekti ki ciddi kazanımlarımız olduğu kanaatindeyim.
Stratejik iş birlikleri, özellikle de akademik kuruluşlarla yapılan ortak projeler, Ar-Ge faaliyetlerimizi güçlendiriyor ve yeni teknolojilerin geliştirilmesine olanak sağlıyor. Bu kapsamda geçen sene kaybettiğimiz, Türkiye’nin sayılı akademisyenlerinden İTÜ Kimya
Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Yağcı ile görevi başında vefatına kadar uzun yıllar akademik iş birliği yaptık. Kendisiyle polimer kimyası, ışıkla polimerleşme ve son olarak da antiviral kaplamalar üzerine çalışmalarımız oldu.
Bu çalışmaların sonucunda boya ve kaplama sektörü için çok değerli ürünleri piyasaya sürdük, çalışmalarımızı uluslararası Q1 dergilerde yayınladık, ulusal ve uluslararası desteklere ve fikri ve sınai haklarımızın korunması kapsamında patentler almaya hak kazandık.
İş birliklerimiz sonucunda ülkemize katma değer sağlayan birçok yeni ürün ve akademik çalışmalar ürettik, firmamızı ulusal ve uluslararası platformlarda en iyi şekilde temsil etme şansına sahip olduk.
Boya ve kaplama süreçlerinde verimliliği ve üretkenliği artırmak için otomasyon ve yapay zeka teknolojilerinden ne ölçüde yararlanıyorsunuz? Bu teknolojiler sektörünüzde nasıl bir dönüşüm yarattı?
Fabrikamız mevcut durumda tam kapasite çalışıyor. TÜBİTAK teşvikli, Ar-Ge projesi ile geliştirilen orta yüksek teknoloji yeni bir ürünün üretilmesi amacıyla hazırlanan yatırım projemizle ilgili teşvik belgesi alındı. Bununla birlikte, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından da desteklenen bu projedeki tüm ekipmanlarda otomasyon ve otomatik dozajlama, karıştırma makineleri ve otomatik dolum makinelerinden oluşan tamamen otomatik sistemleri tercih ettik.
Deneme üretimlerimize başladık ve umuyoruz ki önümüzdeki birkaç ay içinde yeni binamızın açılışını yapacağız. Sistemi devreye aldığımızda mevcut kapasitenin iki katı daha ek kapasite sağlamış olacağız. Bu gibi projelerle boya üretim proseslerinde otomasyon ve yapay zeka teknolojilerinin kullanılması, üretim prosesini daha hızlı ve efektif hale getirecektir. Yakın gelecekte yapay zekanın boyanın formülasyon sürecinde bile kullanılacağını düşünüyorum.
Günümüzün en önemli teknolojik gelişmelerinden biri olan yapay zeka ile insanlar analizi zor olan büyük verilerin analizini kısa sürede yapabilir ve bu analizden anlamlı sonuçlar çıkarabilir. Bu gibi özellikleri sayesinde saniyeler içinde yeni boya formülasyonları oluşturabilir. Önümüzdeki yıllarda belki de yapay zeka tarafından formüle edilmiş yeni nesil boyalarla karşılaşacağız.
Boya ve kaplama endüstrisinin geleceği için öngörüleriniz nelerdir? Şirketiniz geleceğe nasıl hazırlanıyor?
Firmamızın toplam üretiminin %90-95’i ahşap ya da mobilya boyasıdır. Türk mobilyasının ihracat odaklı büyümeye devam ettiği biliniyor. Dünyada kalite-fiyat uyumu bakımından Türk mobilyasının çok iyi bir konumda olduğunu ve büyümeye devam edeceğini öngörüyoruz. Bu nedenle gelecek vizyonumuz da büyümeye devam etmek yönünde şekilleniyor.
Öte yandan, son yıllarda ihracatta da iyi bir ivme yakalanmış olup büyümeye devam ediliyor. Son dört yılda ihracatımız %115 oranında büyüdü ve ihracatta da ülke olarak önümüzün çok açık olduğunu düşünüyoruz. Halen 25 ülkeye toplam üretimimizin %17-20’sini ihraç ediyor ve önümüzdeki dört yılda bu oranın %25-30’lara çıkacağını öngörüyoruz.
Firmamızın gelecek vizyonunda bir başka önemli parametre ise global bir oyuncu olabilmek amacıyla iş birliği ya da ortaklık gibi fırsatları değerlendirmek.
İhsan Bilgiç Kimdir?
İhsan Bilgiç, 1963 yılında Niğde/ Bor’da doğdu. 1983 yılında Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesinden mezun oldu. Aynı yıl Köyişleri ve Kooperatifler Bakanlığı’nda çalışmaya başladı. 1985 yılında yapılan reorganizasyon ile Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde ilçe müdürlüğü, şube müdürlüğü, il müdür yardımcılığı görevlerini üstlendi.
1996 yılında Isparta Tarım İl Müdürlüğü görevine atandı ve bu görevini 2000 yılına kadar sürdürdü. 2000 yılında devlet kademesindeki hizmetini istifa ederek sonlandırıp özel sektörde çalışmaya başladı. 2001 yılında İzmir, Menemen’de bulunan bir boya firmasında Genel Müdür olarak boya sektöründe faaliyete başladı ve bu görevini 2005 yılına kadar sürdürdü.
2005 yılının Ekim ayında ALOSBİ bünyesinde yeni kurulan Kubilay Kimya ve Boya San. Tic. Ltd. Şti’de Genel Müdür olarak, şirketin üretim faaliyetlerine başlamasından itibaren
görev aldı ve halen bu görevi yürütüyor. Bilgiç aynı zamanda 2012 yılından beri Ege Bölge Sanayi Odasında Boya Komite Başkanı olarak görev yapıyor.
