Cuma, Nisan 26, 2024

Türkiye’nin Önemli Parfümörlerinden Vedat Ozan ile Söyleşi

Türkiye’nin önemli ve sayılı parfümörlerinden Sayın Vedat Ozan ile gerçeklestirmis oldugumuz bu keyifli söyleside; kokunun tarihten günümüze olan serüveninden, parfümün hayatımızdaki yerinden kısacası kokuya dair pek çok seyden bahsettik.

Sayın Vedat Ozan, bize egitiminizden ve profesyonel geçmisinizden bahsedebilir misiniz?

Bogaziçi Üniversitesi Yöneticilik mezunuyum. Mezun olduktan sonra farklı sirketlerde tekstil üzerine çalıstım daha sonra kendi sirketimde- ki o zamanlar ithalatın Türkiye’de yeni basladıgı zamanlardı- aksesuar ithalatı yaptım.

Benim ithal ettigim ürünlerin pazar  ve satıs yapıları degismeye baslamıstı ve buna ayak uydurmak için daha fazla enerji harcamam gerekiyordu. Bu esnada farklı ilgi alanlarımın da oldugunu kesfetmemle birlikte, bir tercih kullandım ve enerjimi ithalata degil de ilgi duydugum koku alanına yöneltmeye karar verdim.

Dört ciltlik kitap projem var. Ilk üç cildini tamamladım, sanıyorum önümüzdeki yılın ortasında da dördüncü cildi tamamlayacagım. Birinci cilt koku algısını anlatıyordu, ikinci cilt parfümleri, üçüncü cilt ise kültürleri anlatıyordu. Dördüncü cilt ise lezzetleri anlatacak.

Bunların yanı sıra özel projelere koku tasarlıyorum. Koku üzerine kurumsal egitimler veriyorum çünkü koku dedigimiz zaman çok genis bir dünyayı kastediyoruz.

Öksürük surubundan ayakkabı boyasına kadar her alanda kokunun oldugunu düsünürsek pek çok sektörün bu konu hakkında bilgilenmeye ihtiyacı var diye düsünüyorum.

Türkiye’nin en önemli ve sayılı parfümörlerinden birisiniz. Kokuya olan hassasiyetinizi ve ilginizi nasıl kesfettiniz?

Kokuya olan hassasiyet derken bir konuya deginmek istiyorum, benim burnum herkesin burnundan daha iyi koku alıyor diye bir durum söz konusu degil ama ben kokuları olusturan bilesenleri tanıdıgım için içlerinden daha rahatlıkla ayırt edebiliyorum. Kokuya ilgim çok küçük yaslardan basladı.

Çocukluguma dair hatıraların çogu kokulu hatıralar diyebilirim. Her yerde anlattıgım bir anım vardır; çocuklugumda süt içirmek için beni pesimden kovalarlardı, bugün de ne zaman süt kokusunu duysam içim kalkar, çünkü yapmayı istemedigim bir seye zorlanmanın kokusu gelir burnuma.

Sonra günün birinde ben de parfüm yapabilir miyim diye düsündüm. Ilk denemelerimde istedigim sonucu elde edemeyince, muhtelif makale ve dergileri okumaya basladım ve böylece bir gelisim sürecinin içine girmis oldum.

Çalısmalarım esnasında, bir parfümü ya da kokulu ürünü ürettiginiz zaman aslında veren taraf siz oluyorsunuz, bir de bunun alan tarafı var bu da algı tarafı oluyor ki bu benim en çok ilgimi çeken  taraf oldu. Bu alanda ilerlemek istedigimde çalısmalar henüz çok yeniydi.

Kokunun insan hayatındaki yeri ve önemi sizce nedir?

Bütün canlılar gibi biz de dünya ile olan iletisimimizi duyular üzerinden saglıyoruz. Ve koku da bu 5 duyumuzdan yalnızca biri. Koku, diger duyularımız gibi dıs dünya ile iletisim kurdugumuz bir araç aslında. 

Ancak diger duyulardan söyle bir farkı var ki diger duyularımıza gelen uyarılar önce beynimizde bilissel bir süzgeçten geçip ondan sonra bizim bellek ve duygu durum isleme merkezimize yönlendirilirken, koku duyusu ise böyle bir süzgeçten geçmeden direkt olarak  bizim bellek ve duygu durum isleme merkezimize yöneliyor.

Buraya da limbik sistem diyoruz. Dolayısıyla kokulara verdigimiz tepkiler mantıktan uzak, duygu yogunlugu olan tepkilerdir. Kokunun bir farkı da günde yaklasık olarak 23.000-24.000 kere koku alıyoruz ve bu da nefes almamızla esdeger nitelikte.  Böylece en yasamsal islevimizle eslestirilmis bir duyu oldugunu anlayabiliriz.

Kokuların hiç süphesiz kültürlerle önemli bagları var. Siz bu bagları nasıl tanımlıyorsunuz?

Sadece kokuların degil her seyin kültürel anlamda ele alınması gerekiyor. Bütün duyulara gelen uyarılar arasında kültürler arası çok farklılıklar vardır. Hayat larının içinde yasamlarını sürdürebilmek için koku duyusuna daha fazla ihtiyacı olan kültürlerde bizim kültürümüzü mukayese ettigimiz zaman koku dilinden baslayarak pek çok fark oldugunu görüyoruz.

Bizim hayatımızda koku kelimeleri çok kısıtlı. Daha  dogrusu kokunun bir lisanı yok bizim hayatımızda. Biz kokuları tarif etmek için baska duyulardan ödünç alınmıs kelimeler kullanıyoruz. Mesela agır bir koku diyoruz ama agır aslında kas hareketleri ile ilgili bir sey. Tatlı bir koku diyoruz tatlılık aslında tat duyumuzla ilgili bir sey.

Bunlar yetmedigi zaman da benzetmeler yaparak kokuları tanımlamaya çalısıyoruz. Mesela; yeni kesilmis çimen gibi kokuyor diyerek bir kokunun nasıl oldugunu anlatmaya çalısıyoruz. Ama bize uzak ve tırnak içinde vahsi diyebilecegimiz birtakım kültürlere gittigimiz zaman çok genis bir koku lisanları oldoldugunu görüyoruz.

Sadece bir kokumuzla ben zetmeler yaparak kokuları tanımlamaya çalısıyoruz.  Mesela; yeni kesilmis çimen gibi kokuyor diyerek bir duyu lama fiilini sekiz farklı kelime ifade eden kültürler var.

Mesela farklı kültürlerde kokunun hayat içindeki yeri birbirinden farklı olabiliyor.Bu aynı zamanda bizi suna da getiriyor; evrensel olarak iyi veya kötü koku diye bir sey yok, bizim kötü buldugumuz bir kokuyu bir baska kültürde bas tacı edilmis bir halde görebiliyoruz.

Bunları bilmek ise bizim hayatımızı zengin lestiriyor, böylece duyusal çesitliligimizi farkına varıyoruz ve geçip gitmekte olan hayatın ayrıntılarını bu sayede daha iyi görebiliyoruz.

Güzel koku ve kötü koku arasındaki farkı nasıl ayrıstırıyoruz?

Bu tamamen sonradan olusturdugumuz bir algı yani kisisel geçmisimiz ile bu etiketleri olusturuyoruz. Kisisel  geçmisimiz, içinde bulundugumuz kültürel kodlar gibi birtakım degiskenler sayesinde kokuları güzel veya kötü diye ayırıyoruz.

Sayın Vedat Ozan, parfüm seçimi yaparken nelere dikkat etmemiz gerekir? Sizce dogru parfümün seçimi ne ölçüde gerçeklestirilir?

Kıyafetlerimizde nasıl görsel olarak bir mesaj veriyorsak bulundugumuz sosyal ortamda da kullandıgımız parfümle görünmez bir mesaj veriyoruz. Dolayısıyla en az kıyafetlerimize gösterdigimiz özeni kullandıgımız parfümleri satın alırken de göstermeliyiz.

Bunun da birkaç tane geregi vardır. Bunlardan birincisi, parfüm satın almaya çıktıgımızda üzerimizde herhangi bir koku olmaması gerekir ve bu sadece parfüm için degil losyon, krem gibi kokulu olan her ürün için geçerlidir. Ikinci olarak parfümü seçerken uzun süreli  zaman ayırmamız gerekir.

Çünkü parfüm statik bir sey degildir, zaman içerisinde degisen bir yapıya sahiptir. 15 dakika içerisinde satın aldıgınız bir parfüm 2 saat sonra daha farklı kokacaktır bu sebeple parfümü ten üzerine uyguladıktan sonra altı ile sekiz saat bekleyip, öyle satın almamız gerekir.

Üçüncüsü ise dıs yönlendirmelere kendimizi kapayıp, baskalarının tavsiyeleriyle degil de içinde kendimizi rahat hissettigimiz parfümü seçmektir.

Bir parfümü, kokuyu olusturmak için nasıl bir süreç isliyorsunuz?

Burada parfümün yola çıkıs noktasıdır önemli olan, yani herhangi bir kısıtlamaya baglı kalmadan kendin bir sey tasarlayacaksan bunun süreci farklıdır. Eger bir siparis notu üzerine parfüm olusturacaksam, bu da farklı bir süreç gerektirir.

Siparis notu verilen parfümlerdeki önemli noktalardan biri de fiyat üst limiti. Böylece seçeceginiz hammadde, gideceginiz yön belirleniyor. Ama yalnızca  kendim için bir parfüm yapacaksam böyle bir kısıtlama hissetmiyorum.

Bir zamanlar koku üzerine bir radyo programı yaptınız, dinleyiciler için farklılık yaratan bu programı siz nasıl degerlendiriyorsunuz? Sizin için nasıl bir deneyim oldu?

Dinleyiciler için bir farklılık yarattıysam ve bu farklılık olumlu olmussa tabi ki bundan hosnut olurum. Her hafta 25 dakika boyunca program yapıyordum fakat bu 25 dakikalık programın hazırlanması 20-22 saat sürüyordu. Öncelikle akademik bilgileri ve dili günlük yasantı için anlasılır hale getirmek gerekiyor.

Prensip olarak suna inanırım; bilgi sıkıcı olmak zorunda degildir, eglenerek ve gülerek de bir seyler ögrenebiliriz. Dolayısıyla 20-22 saatlik hazırlık süresinin bir bölümünü, günlük hayatın içinde o bilgileri kullanacagım hikayeleri aramakla geçiriyordum.

Ilk 10-15 haftanın ardından vermis oldugum bilgilerin referans olarak kullanıldıgını hissettim ve bu da ayrı bir sorumluluk getirdi. Böylece kendimi o bilgiyi aktarırken çapraz bir kontrole tabii tutmak durumunda hissettim.

Bir konu bulacaksınız, bu konuda öne sürülen bilgilerin dogrulugunu arastıracaksınız ve anlasılır bir dille aktaracaksınız.

Zaten tüm bunları topladıgınız zaman 20-22 saatlik bir zaman dilimi ortaya çıkıyor. 154 hafta sonunda programı bitirdim bunun sebebi de artık o kadar vakit ayıramamaya baslamamdı.

Koku üzerine 3 tane kitap yayımladınız, kitap yazma serüveninizden bahseder misiniz?  kuyucularınızdan aldıgınız tepkiler  nasıldı?

Bugüne kadar olumsuz bir tepki ile karsılasmadım diyebilirim. Kitaplarda kullandıgım dil de aslında radyoda kullandıgım dilden farksızdı. O dil ile ilgili birkaç tane elestiri geldi.

Tabii 150 hafta insanlara bir seyler anlatınca onların notları elinizde çok güçlü ve degerli bir varlık haline dönüsmüs oluyor ve o notlar kitapların iskeletini olusturuyor.

Kitaplar radyo programlarının desifresi degildi tabii ki. Fakat orda verilen bilgilerin okuma diline dönüstürülmüs, bazı bölümleri çıkarılmıs, bazı yeni bilgiler ilave edilmis haliydi.

Parfümde nota ne anlama gelmektedir açıklar mısınız? Güzel kokunun matematiksel bir denklemi var mı?

Matematiksel bir denklemin oldugunu söyleyemeyiz ama kimsenin reddetmeyecegi bir kokuyu yapmak için çok da kafa yormanıza gerek yok.

Esas mesele ise, kimsenin reddetmeyecegi güzel bir kokuyu mu yapmak, yoksa herkesin imrenerek baktıgı ve bundan 60 -70 yıl sonra hatırlanabilecek klasige dönüsebilen bir kokuyu mu yapmaktır.

Kısa dönemde bakarsanız tabi hemen kimse reddetmesin ve para bana gelsin diye bakabilirsiniz. Birkaç malzeme var ki onları kullandıgınızda reddedilme olasılıgınız yoktur. Ama mesele reddedilmemek degil, her iste oldugu gibi aldıgınız risk büyüdükçe o iste elde edebileceginiz kazanç da dogru orantılıdır.

Nota çok ilginç bir sekilde giriyor parfüm dünyasına, 1800’lerde Septimus Piesse adlı bir parfümör vardı. Piesse, sadece kokulu ürün tasarlamakla kalmıyor aynı zamanda parfümün felsefesine de deginiyor ve müzik dünyasından birtakım ödünç terimler alıyor.

Ve bu ödünç aldıgı terimler içinde nota da var. Örnegin; gül ve yasemini bir araya getiriyorsunuz ve bir akor yapıyorsunuz, müzikte de bir akor yaparsınız. Ardından akorları da bir araya getirip besteye dönüstürürsünüz, parfümde de akorları bir araya getirip parfüme dönüstürürsünüz.

Parfüm tasarımcısının malzemelerini üzerinde bulundurdugu bir düzenek var ki buna da org denir. Bu da müzikten gelen bir kelimedir. Septimus Piesse’de bunları ortaya çıkartıyor hatta biraz ileri gidiyor her müzikal notanın karsılıgına bir de koku notasını getiriyor.

Notanın ikinci kullanımı da parfümlerde moleküllerin havaya karısma sürelerine göre birbirine yakın olanlarını ayırıp grupladıgımızda farklı katmanlar elde ediyoruz.

En çabuk havaya karısanlara üst notalar diyoruz ve onlar maksimum 10-15 dakika hissettigimiz kokular, devamında ise orta notalar geliyor onlar da 15-20 dakikadan baslayıp 2 saate kadar hissedilen moleküller en sonunda da dip notalar veya baz notalar dedigimiz katman geliyor ve molekülün agırlıgına göre 6 saatten baslayıp 2 güne kadar kalıcı olabilecek kokular oluyor. Yani özetle, bizim için notaların sahneye çıkıs sıraları önemli degil sahneden çekilme sıraları önemlidir.

Koku atölyesi nedir? Koku atölyenizde katılımcılara nasıl bir egitim sunuyorsunuz?

Kendi atölyemde fırsat buldukça yapabildigim bir günlük uygulamalı koku egitimi var ama çok da fazla fırsat bulabildigimi söyleyemem.

Koku atölyesinde  ilk basta koku algısının nasıl çalıstıgından bahsediyorum, sonrasında kokulu maddelerin dünya tarihi içinde yol açmıs oldugu degisiklerden ki bunları pek çogunun farkında degiliz.

Ardından birtakım koku hammaddelerinin örneklerini anlatıyorum çünkü konusurken herkes amber der fakat amberin gerçek kokusunu bilen kisi sayısı çok azdır. En son bölümde de hep beraber bir parfüm ortaya çıkarıyoruz. “Uygulamalı” dememin sebebi de parfümü olustururken geçirdigi bu asamalardan dolayıdır.

Ilerleyen zamanlarda gerçeklestirmeyi istediginiz projeleriniz ve girisimleriniz nelerdir?

Öncelikle dört kitabı da bitirip bu seriyi tamamlamak istiyorum. Çünkü dünya üzerinde kokuya dair kolay ulasabilir ve anlasılabilir bilgi içeren kitap sayısı çok az. Dolayısıyla bunu yapmayı kendime bir misyon edindim diyebilirim. Bu dört kitaplık seriyi bitirirsem kendi daha mutlu hissedecegimi söyleyebilirim.

Devamında ne olur tabi ki bilemiyorum, yogunlugumdan dolayı fazla planlı programlı hareket edemiyorum. Koku duyusuyla ilgili bir farkındalıgın artması ve bu ise ilgi duyan insanların sayısının çogalması için birtakım girisimlerin içinde olmayı umuyorum.

Vedat Ozan

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Öne çıkan haberler