Cuma, Nisan 26, 2024

Gelişmiş Ülkelerle Aramızdaki Farkı Kapatmalıyız

Yalıtım bilincini yaygınlaştırmak amacıyla 25 yıldır faaliyet gösteren ‘Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği İZODER’ olarak; günümüzde, dünyanın en önemli gündem konuları haline gelen ‘enerji’, ‘çevre’ ve ‘istihdam’ kavramlarıyla direkt ilişkili bir sektörü temsil ediyoruz.

Enerji verimliliği, Türkiye’nin geleceği için stratejik öneme sahip bir konudur. Gelişmiş ülkeler uzun yıllar önce başlayan yalıtım seferberliği ile epey yol aldı. Şimdi hamle sırası bizde, bu farkı kapatmalıyız.

Türkiye’nin cari açığının en önemli nedeni enerji ithalatıdır. İthalatın yüzde 20-25’i oranındaki bir pay enerji ithalatından kaynaklanıyor. Milyarlarca dolar ödeyerek, kullandığı enerjinin yüzde 72’sini ithal eden Türkiye’de; enerji, ithalat kalemlerinin en başında geliyor.

Bu denli dışa bağımlı olduğumuz halde, enerjimizi maalesef verimli kullanamıyoruz. Enerjinin en fazla tüketildiği alanların başında da binalar geliyor.

Toplam tükettiğimiz enerjinin yüzde 40’a yakın bir oranı binalarda, yüzde 35-40 civarında sanayide, kalanı da ulaşım ve tarım olmak üzere ana tüketim alanlarında kullanılıyor. Enerjinin yüzde 40’a yakınının kullanıldığı binalarda tüketilen enerjinin çok büyük bir bölümü ise ısıtma-soğutma için harcanıyor.

Peki ülke olarak enerji verimliliği konusudaki temel eksikliklerimizi nasıl giderebiliriz? Aslında enerji verimliliği konusu, ülkemizde uzun süredir konuşulsa da Enerji Verimliliği ile ilgili ilk kanun son 10 yıldır konuşuluyor. 2007 yılında ilk ana mevzuat olan Enerji Verimliliği Kanunu çıkarıldı, ilgili ikincil mevzuatları büyük ölçüde tamamlanmış olsa da, maalesef etkili bir uygulamaya geçilemedi.

Aslında geçen bu 10 yıllık süre çok uzun olmamakla birlikte, çok daha verimli çalışmalar yapılabilirdi. Bu konunun önemli tarafları bulunuyor. En başta bu işin öncülüğünü yapacak olan kamu, paydaş ve üretim gücüyle özel sektörü temsil eden kurum ve kuruluşlar ve tabii ki nihai tüketici, konunun taraflarıdır.

Açıkçası bu tarafların temsil edildiği, enerji verimliliğinin her yönüyle sahiplenildiği bir yapının eksikliği görülüyor. Bağımsız bir ‘Enerji Ajansı’ veya ‘Enerji Verimliliği Kurumu” gibi bir isim altında faaliyet gösterecek bir yapıyla, enerji verimliliğinin sağlanabileceği ‘Binalar’, ‘Sanayi’ ve ‘Ulaşım’ ana enerji kullanım alanlarında koordinasyon kurulabilir.

Yalıtım sektörü özelinde düşündüğümüzde ülkemizde ilk akla gelen düzenleme TS 825 standardı. TS 825 standardında ısıtma için harcanacak enerji miktarına yönelik sınırlamalar mevcut.

Lakin AB’de neredeyse sıfır enerji binalara geçiş başlamışken bizde hala mevcut TS 825 de verilen net ısıtma enerjisi limitleri üzerinden kabaca 100-150 kW-saat/m2 yıl gibi değerler ifade ediliyor. Bu rakamlar enerji verimliliği konusunda epey geride olduğumuzu ve enerjimizi verimli kullanamadığımızı gösteriyor.

Gelişmiş ülkelerde tanımlanmış U değerleri ile ülkemizde tavsiye edilen U değerlerini mukayese ettiğimizde TS 825 standardının kesinlikle iyileştirilmesi gerektiğini görüyoruz.

Ülkemizde önemli bir çığır açan TS 825 Binalarda Isı Yalıtımı Kuralları Standardı 14 Haziran 2000 tarihinden sonra yapılan binaları kapsıyor.

O tarihten günümüze kadar yapılan tüm binaların tam anlamıyla mevzuat çerçevesinde yapıldığını varsaysak dahi hala neredeyse binalarımızın 4’te 3’ünün enerji verimliliği ile ilgili yasal düzenlemelerin kapsamının dışında olduğunu söyleyebiliriz.

Buradan hareketle Türkiye’de enerji verimliliği ile ilgili olarak mevcut bina stoğunun da yakından incelenmesi gerektiği kanaatindeyim. Enerji verimliliği açısından kötü durumdaki binaları kullanmak durumunda kalan tüketiciler kendi finansman kaynakları ile binalarını yalıtmaya çalışıyorlar.

Bu bağlamda tüketicilere destek olunması genel olarak ülkemizdeki enerji savurganlığının önüne geçilmesi açısından çok önemli.

Dolayısıyla enerji verimliliğinin arttırılmasına malzeme ve uygulamalara yönelik düşük faizli veya uzun vadeli kredi sağlanması, tüketiciye yansıyacak şekilde vergi indirim veya muafiyetlerinin sağlanması gibi tedbirlerin alınması gerekli.

Kentsel Dönüşüm; verimsiz mevcut bina stokunun yıkılıp güncel mevzuatlara uygun olarak yeniden inşa edilmesini sağlayacağı için önümüzde büyük bir fırsat olarak gözüküyor.

Bir an önce mevzuatta tanımlanan enerji limitleri düşürülmeli ve Kentsel dönüşüm ile enerji verimliliği çok daha iyi olan konutların üretilmesi fırsatı kaçırılmamalıdır.

Yalıtımla Yüzde 50 Enerji Tasarrufu Sağlanıyor

Yalıtımla kışın ısıtma, yazın da soğutma amacıyla harcanan enerjiden ortalama yüzde 50 tasarruf sağlanıyor. Bu da doğalgaz ve elektrik faturalarını yarı yarıya düşürüyor. Yalıtım sektörü, önemli ölçüde enerji ithal eden Türkiye ekonomisi için kritik önem taşıyor.

Bugün gelişmiş ülkeler, sıfır enerjili konutlar ve pasif evler gibi konseptlere yönelmiş durumda. Türkiye’nin, İklim Değişikliği Paris Anlaşması’ndaki gibi uluslararası taahhütlerini yerine getirmesi, binalarda enerji verimliliği açısından yalıtımının sağlıklı gelişmesi için yaşamsal önemdedir.

Türkiye, Avrupa’nın En Büyüğü

Türkiye bugün, ‘mantolama’ olarak da adlandırılan ısı yalıtımı uygulamasında Avrupa’nın en büyüğü konumundadır. Ancak bu büyüklük bizi aldatmasın. Kişi başına düşen ısı yalıtımı malzemesi tüketimi bu ülkelere göre 4-5 kat daha geridedir.

Ülkemizde kişi başına 0,25 metreküp yalıtım malzemesi tüketilirken, AB ülkelerinde ortalama 1 metreküp malzeme kullanılmaktadır. Biz 4-5 cm kalınlıkta yalıtım malzemesi ile yetinirken, AB ülkeleri 15-20 cm ile daha fazla ısı yalıtımı malzemesi kullanarak daha fazla enerji verimliliği sağlamaktadır.

Mevzuatlarda iyileştirme yapılması gerektiği ortada. Ancak sadece mevzuatlarda yapılacak iyileştirmeler ile ülkemizin enerji verimliliği ve iklim değişikliği niyet beyanında belirttiği hedeflerin yakalanması mümkün değil. Bu aşamada belki de en önemli nokta ise bu mevzuatların etkili uygulanması ve denetlenmesidir.

Ayrıca konuyla ilgili kamuoyu bilincinin oluşturulması, geliştirilmesi çok önemli. Medyanın da bu konuda çok etkili bir rol üstlenebileceğini düşünüyoruz.

Verimlilik konusunda ilerlemeyi başarmış, enerji yoğunluğunu düşürmüş ülkelere baktığımızda, en büyük farkımız “Enerji Verimliliği” konusuna bizden en az 25 yıl once başlamış olmalarıdır. Bu sure içinde kamuoyunu bilinçlendirmişler, gerekli mevzuatlarını oluşturmuş ve etkili bir şekilde devreye almışlar, denetlemişlerdir.

Hatta bu konuda hükümetlerin çok ciddi bir şekilde, gerek maddi, gerekse etkinlik bazında teşvik ve destekleri olduğunu görüyoruz. Bu konuda kısa, orta ve uzun vadeli stratejiler uygulamışlar ve hala uygulamaya devam ediyorlar.

Bu arada enerji verimliliğimizi iyileştirirken, enerji verimli ekipman ithalatını arttırmak için yerli ya da ithal diye bakmadan, enerji verimli ürün veya sistem hangisi ise onun kullanımı desteklenmesi gerektiğini de vurguluyoruz. Önemli olan verimliliğinin sağlanması ve tabii ki rekabet edecek bir maliyette olmasıdır.

Son yıllarda gerek özel sektör, gerek kamunun, enerji verimliliği konusunda yürüttüğü bilinç oluşturma çalışmalarının kamuoyunda çok iyi algılandı. Vatandaşlar hem kendi bütçesi hem ülke çıkarları için ısı yalıtımının gerekliliğine inanıyor.

Ancak kamunun iki konuya eğilmesi gerekiyor. Birincisi çok etkin bir denetim sistemi kurulmalı, haksız rekabet engellenmeli.

İkincisi, AB ülkelerinde de başarılı olmuş birçok teşvik ve finansal sistemler vakit geçirilmeden uygulamaya konulmalı. Böylece, enerji verimliliği konusunda yerimizde saymaz, AB ülkelerinin arayı açmalarını izlememiş oluruz.

Türkiye, enerji verimliliği hedeflerine ulaşmak için tüm olanaklara sahiptir. Enerji verimliliğinde AB normlarına ulaşmak, Türkiye’nin hayati hamlesi olacaktır. Özellikle ekonomik ve sosyal hedeflerimiz için enerji verimliliği konusunda gerekli adımları atmak bizim öncelikli sorumluluk ve zorunluluğumuzdur.

Daha az enerji ile daha çok iş yapacağımıza ve gelişmiş ülkelerin enerji verimliliği seviyesine ulaşacağımıza inanıyorum. Milli gelirdeki yükselişe bağlı olarak  kamuoyu bilinçlendiği zaman tüm yalıtım branşları da hızla gelişecek.

İZODER olarak, binalarda çağdaş yaşam koşullarının ancak yalıtımla sağlanabileceğini kamuoyuna anlatmayı sürdüreceğiz.

İZODER

 

Levent Pelesen
Yönetim Kurulu Başkanı
Chairman of the Board of Directors
İZODER

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Öne çıkan haberler